İnternet Gençliği ve “Kankileşen” Dil
İnternet Gençliği ve “Kankileşen” Dil…
Dil, her geçen gün kendi doğası içinde gelişir ve iletişimdeki gücü arttırarak insanlara fayda verir, esasını kaybetmeksizin zenginleşen dil toplumun düşünce gücünü ve kültürünü de zenginleştirir.
İnternetin başında ilim, irfan, bilgi, bilim ve edebiyattan ziyade magazin peşine düşen gençliğimiz, oradan buradan devşirdikleri birtakım kalıplaşmış ağdalı sözleri paylaşarak gününü daha çok geyik yaparak geçirmektedir. Bir başka deyişle “Chat (Çet)” yapmaktadır. İçi boş ve özden uzak yapılan internet sohbetleri ortaya basit ve samimiyetten yoksun yeni sözcükler çıkarmaktadır. Böylece dilimize köklerinden kopmuş, yozlaşmış ve ruhsuz ilginç kelimeler gelip yerleşmektedir. Gençlerin diline pelesenk olmuş “kanka ve kanki” sözcükleri gibi…
Dost, yaren veya arkadaş kelimelerinin çağrıştırdığı mana ile günümüzde kullanılan “kanka veya kanki “ kelimelerinin çağrıştırdıkları aynı mı?..
Dost, arkadaş gibi kavramların yerine “kanka veya kanki” kelimlerini koyarsak:
“Dostun attığı gülün yaraladığı” Pirsultan’ı,
“Dostlar beni hatırlasın diyen Veysel’i,”
Dost deyipte dost gayreti koyan Karac’oğlan’ı ve daha bir çok gönül dostunu nereye koyacağız?
Gençliğimiz“ Çet” kültürü sayesinde güzel Türkçe’yi “Turk-chat” veya “Türk-Çet” haline getirerek acayip sözcükler icat ede dursun, batı gençliği dünyayı meşgul eden bu çet programlarını üretip ülkesine ekonomik güç kazandırmaktadır. Her fırsatta Avrupa’dan üstünlüğümüz olarak övündüğümüz genç potansiyelimiz, en verimli yıllarını “çet” yaparak geçirmekte, dilimizi de dostluklarını da “kankileştirmek”tedir…
Sokakta zaten çok az kelime hazinesi ile konuşan toplumumuzun bir de değişik kısaltmalarla konuşup yazışması dilimizi iyice zayıflatmaktadır.
Kavramların ve değerlerin altının boşaltıldığı, dost, arkadaş ve yaren gibi kelimelerin kıymetini yitirdiği bir ortamda “tablet, ayfon ve ayped” fetişizmi içinde bocalayan bir gençlik ülkesine ve kendi değerlerine ne kadar sahip çıkabilir?...
Yazımı Konfüçyüs’le bitiriyorum.
Konfüçyüs'e sordular: "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" Büyük filozof, şöyle cevap verdi: "Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir!"
Prof.Dr.Yavuz ÖZTÜRKLER